Resim: Tansu Güler 80x130cm. Tuval üzerine yağlıboya @tansuuguler
Tık, çık, tık, çık sesleri arasında, dokuma tezgahının çevresinde büklümleriyle, dinç olarak bekleyen genç ipler, tecrübeli ustalarının elleriyle makineye dikey-çözgü ve yatay-atkı olarak yerleştirilirler. Onları sıkılaştıran eski yıpranmış tahta dokuma raglesinin bir ileri bir geri sesiydi, klasik müziğiydi; Tekstil tasarımı bölümü stajında kulağıma gelen tarihten sesler. Her sıra geçtikten sonra ragle ipleri hizaya sokar, onların disiplinli olmasını sağlardı. Asla kafalarını gelişi güzel, meraklı bakışlarla çıkaramazlar, düzenli yerleşirlerdi ki ileride alacakları göreve güzel hizmet etsinler. Ben de kumaş dokumalarının ne işlere yarayacağını ustabaşını dinleyerek notlarımı tutuyorum. Onların neden ve hangi malzemeden üretildiklerini bu durumdan memnuniyetlerini aralarındaki fısıltılardan duyuyorum. Keten elyafının büklümünden oluşan ipler resim sanatında kullanılan tuval bezi olarak el tezgahlarında üretiliyor ve en ideal sonuca yakın oluşuyor. Geçmişe dönersek; 15.yüzyıldaki Venedik Ekolü o dönem büyük hacimli eser üretmek için kenevir lifinden oluşan tuvale başlamadan önce resmi sanatçılar panel, ahşap üstüne, gravür ve fresk olarak yapıyorlardı. Birçok panel üzerine yapılmış eser sonradan tuval üzerine teknoloji geliştikten sonra transfer edilmiştir.
İlk defa Tuval bezi üzerine Alesso Baldovinetti ‘Madonna ve çocuk’ isimli tabloyu 1460’ta yaptı. The Louvre Müzesi, Paris.(s.299)
Jacopo Gentili’nin damadı Andrea Mantegna 1466 ‘Foreshortened Christ’ adlı eseriyle (s.391) gizlenmiş ufuk noktası ile bir perspektif içinde birleştirmiştir, yani rakursi bakışla perspektifte ufuk çizgisinden bakarak kısa gösterme sanatını uygulamış. (Brera Gallery, Milano)
İstanbul’a Fatih Sultan Mehmet tarafından davet edilen ve portresini yapan Venedikli Gentili Bellini de ilk defa aile içinde kullanılışını öğrendiği tekniği, tuval üzerinde Sultanın portrelerinde uygulamıştır. (Londra National Gallery s.396 ve diğer portresi İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sergiliyor.)
Düşünsenize bir ip var tüketim malzemelerinde (giysi, taşıma çuvalı vs..) kullanılıyor ya da doğuştan şanslı, insanların veya müzelerin saklayacağı değerli koleksiyonlarında sonsuzluğa doğru sanat tarihine girebilecek denli önemli olan eserlerin temelini oluşturacak. Önlerindeki seyahat serüveni rulo halinde üretimden çıktıktan sonra başlıyor. Hangi şasi ile birleşecek ve sonrasında hangi ressam sahipleriyle buluşmaya randevuları var. Binlerce yıl ağır sorumlulukları olabilir, baksanıza 15. yüzyıldan hangi şartlara dayanarak, koruyarak eseri taşımışlar günümüze kadar.
Metrelerce ayrılarak gerildikten sonra ince astar boyası sürülür ki üzerine sürülecek boyanın daha parlak ve uzun süreli taze kalmasını sağlar. Yolculuk sonunda ver elini ressam atölyelerine görev almaya teslime.
İçeride fırçalar dans etmeye başladılar. Hareketli, kıpır kıpır, coşkuyla. Yeni arkadaşlar gelmişti. Tuvaller şaşkın. Yeni yuvalarına çekinceyle bakıyorlar. Küçük dikey ahşap, renkli ve uçlarında samur saçları olan bu nesneler de ne ki? Niçin bize gülümsüyorlar? Dostça bakıyorlar, arkadaş olacağız galiba bir ömür boyu kenetlenerek işbirliği yapacağız gibi hissediyorum. Acaba beni giydiren bir terziye mi benziyorlar, bilemedim göreceğiz. Bir tarafta da ileride bana daimi örtüm olacak renk dolu tüpler, kavanozlar dolusu boyalar. Hatta godeye sıkılmış hazır halde yan yana konmuş rengarenk boyalar mis gibi kokuyorlar. Heyecanlandım, terlemesem bari. Ama ben iyi malzemelerden yapıldım eminim, başaracağım.
İşte kapı açılır ve güzeller güzeli kumral, dalgalı saçlı, ela gözlü öğrenci ressam adayı içeri girer. Hepiniz benim ailemsiniz; Fırçalarım ve boyalarımla tanıştırayım: Yeni arkadaşınız tuval. Bir ömür boyu birlikte yaşayacaksınız. Üretimim kalbimden, araştırmalarımla, bilgi birikimimle, hayat görüşümle birleşecek ve dördümüzün uyumuyla hayata geçecek. Sonra da açacağım sergilerde koleksiyoner veya sanat alıcısı ile karşılaşacak ve yeni yaşayacağınız alanlara geçeceksiniz. Umarım son derece çağı yakalayan, kalıcı eserler üretebilirim. Sizlere karşı büyük sorumluluğum var. Biz dördümüz masanın ayrılmaz ayakları gibiyiz. Birbirimize değer verirsek eğer işimize saygı da artar. Birlikte işbirliğimizle üreteceğimiz sanat eserleri belki kim bilir Dünya müzelerinde bile yer alır! Her ressamın hayalidir. Sanatçı olmanın bedeli sancılı yollardan geçiyormuş derler. Her dönem ve şartta yılmadan, pes etmeden yol alabilmek, üretime devam edebilmek önemli. Psikolojimizin her daim güçlü olması, dördümüzün bir arada kucaklaşmasıyla olacak. Sizinle oluşturduğum eserleri satabilmeliyim ki yeni malzemeler alabilip yaşamamı devam ettirebilmeliyim. Özellikle zor şartlarda okutulduğum bu dönem hem çalışmalı, okumalı hem de istenilenleri verebilecek düzeyde gelişebilmeliyim. Fırçayı boyaya sürdüğümde iç dünyamı yansıtacak hayallerimi tuvalin o bembeyaz, saflık içeren sıkı yüzeyinde oynatarak sürerek hislerimle düşüncelerimi birleştirerek oluşturuyorum. Binlerce yetişen sanatçı arasından sıyrılmayı başarabileceğim denli farklı bir dili oluşturabilirsem eğer; Sanat Galerileri tarafından keşfediliyor ve sergi için tarih alabiliyormuşum. Onların da yıl içinde genç sanatçıya yer ayırabileceği bir sergi yeri var. Ciddi bir alan darlığı. Kimse kırılmamalı! Sanat galerileri de yaşamak için satabilmek zorundalar. Ama olsun üretebilmek güzel, mutlaka benim gibi resmime baktığında aynı hisleri taşıyan, aynı duyguları ve titreşimi hisseden sanatçılar vardır. Bizi olduğumuz gibi seven. Rönesans dönemi mesenlik yapan Medici ailesi gibilerin çoğalması sanatçıların yaşaması için çok değerli. Gerçi bu aile 4 kuşak süren güçleri sayesinde Floransa’dan dünya sanatını değiştirmişler. Benzer örneği yok ama bu dönem para sahiplerinden sanata yatırım yapan sayısı o ailenin açtığı yol ve örneği sayesindedir.
Ne de olsa işin başındayız. Çok çalışmamız gerekiyor çok! Haydi birleşme zamanı.
Heyecanı yükselen Atölyede kıpırdanma, sahiplerinin umudu ve yüzüne gelen güneşin parlaması onlara da yansır.
Haydi başlayalım çalışmaya...Tuvaldeki tabloyu oluşturmaya.
Kaynakça: ° https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/564339 Dr. Öğr. Üyesi Erdal Kara- MSGSÜ.
Kaynakça: History of Italian Renaissance Art sayfa.298-391 Frederick Hartt.
Fotograflar telife tabii olduğundan kullanılmamıştır.
#binyilart #galeribinyilart #sanat #art #contemporaryart #renaissance #rönesans #tuval #canvas #sanatçı #artist #sanattarihi #arthistory #dokuma #tekstil #sanatgalerisi #artgallery #evyapimiisler #galeribinyıl #gençsanatçı #tansusul23 #yağlıboya #oilpainting #ibbkultursanat #fatihsultanmehmet #resimsanatı #istanbul
Güzel bir yazı çok beğendim. Yazar duygularını yansıtırken kalemi de adeta dans etmiş. iplikten tuvale ve fırçalara kadar ne varsa her şey canlanmış. Geppeto nun Pinokyosu gibi hepsi adeta hayat bulmuşlar.