Okullardan hayat, derslerden şan, hocaların hocası sınıfta, sus-pus olmuş pür dikkat dinliyorduk akıllar tek ayak üstünde, bendeniz kan ter içinde tahtada. Sakin sakin anlatıyordu: “Doğru konuşmak önemlidir tabii, hatta iletişimde başarı; doğru, güzel, etkili ve anlaşılır konuşabilmekle mümkündür. Sesin eğitilmesi, bir bahçenin budanması gibi önemli ve dikkat isteyen bir iş. Doğru dallardan gerekli yerlerden budamadığın ağaçlar küser, aşılamadığın fideler çiçek vermez, yabani otlar bürür bahçeni konuklar şenlenmez. Sesi kullanma biçimi bireyi öne çıkaran tek belirleyici unsurdur. Giysileri ikinci plana atar güzel ve etkili bir konuşma karşındakine, üstünde ne olduğunu unutturur. Öyleyse şimdi: Nefesinin göğsünde durup kalmasına izin verme, onu içinde, diyaframında tut. Ağzının içindeki boşlukta ve kafandaki dehlizlerde hava zaten var o havayı kullanarak at sesini dışarı. Attığın sese tüm dikkatini ver ve dikkat et ses kesik kesik yol almasın. Rayları düşün, dümdüzdür. Aynı rayın üzerinde güvenle ilerleyen bir tren gibi kopmadan sıralansın her harfin. Tüm heceler birbirine bağlansın, sebil çeşmesinden dökülen su gibi kayarak aksın. Gırtlağın acıdığında hemen dur, sus ve dur. Dinle şimdi; gırtlağın yandığında sakın ses çıkarma. Gırtlağın yandığı halde ses çıkarmaya devam edersen ve bunu fark etmeden alışkanlık haline getirirsen o zaman fena. Sesin giderek kalınlaşır ve bu zaman içinde sen fark etmeden olur. Kaba, kalın belki kişilikli ama niteliksiz bir ses. Ses tellerin birer kas halini alır, sesinin rengi kaybolur, ışıltısı söner. Sus dedim ya, sustun ya, şimdi tam şu anda sus dememiştim. Gerçi dinliyorsun bu da iyi çünkü öğrenecek şeyler her zaman vardır senin gibiler için yani öğrenmeye meyilli olanları kast ediyorum. Karıştırmadan konuya dönelim istersen. Gırtlağın sana susman gerektiğini hissettirdiğinde tamamen sus. Hiç konuşma. İki gün mesela, iki gün hiç konuşma. Bu şok tedavidir ve sesin kendine gelmesini sağlar. Şunu unutma ses tellerinin üzerinde, sadece yunusların gövdelerinin yüzeyinde bulunan türden bir mukoza vardır. Araştırmacıların dediğine göre bu doku yeryüzünde sadece insanların ses tellerinde ve yunusların gövdesi üzerinde bulunur. Seslerin akıp gitmesini sağlayan o sıvıdır. Yunusların üzerinden suyun kaymasını sağladığı gibi bizim de gırtlağımızdan sesin kaymasını sağlar. Sesini yorma, acıtma. Kendini de acıtma! Bu çok önemli. Ve gülümse. Bu çok önemli unutma. Hadi otur yerine. Ve şimdi hep birlikte ne yapıyoruz? Gülümsüyoruz. Evet. Hadi kızım sen de. Oğlum sen de. Gülümse.” Gülümsüyordu. Gülümsüyorduk.
nilüfer açıkalın
Fotoğraf / Jonas Von Werne - Teşekkürler
Comments